Akkusativ, bir ismin ya da zamirin "kimi?" veya "neyi?" sorularına cevap verdiği haldir. Türkçede genellikle belirtme durumu (-i, -ı, -u, -ü) ile ifade edilir.
| Artikel | Maskulin | Feminin | Neutral | Plural |
|---|---|---|---|---|
| Der | den | die | das | die |
| Ein | einen | eine | ein | --- |
| Fiil | Anlamı | Örnek Cümle |
|---|---|---|
| haben | sahip olmak | Ich habe einen Hund. (Bir köpeğim var.) |
| kaufen | satın almak | Er kauft einen neuen Laptop. (O, yeni bir laptop satın alıyor.) |
| sehen | görmek | Ich sehe den Baum. (Ağacı görüyorum.) |
| finden | bulmak | Sie findet das Buch interessant. (O, kitabı ilginç buluyor.) |
| lieben | sevmek | Ich liebe dich. (Seni seviyorum.) |
| hören | duymak/dinlemek | Wir hören die Musik. (Müziği dinliyoruz.) |
| trinken | içmek | Er trinkt einen Kaffee. (O, bir kahve içiyor.) |
| brauchen | ihtiyaç duymak | Ich brauche einen Stift. (Bir kaleme ihtiyacım var.) |
| kennen | tanımak | Kennst du diesen Film? (Bu filmi tanıyor musun?) |
| nehmen | almak | Sie nimmt einen Apfel. (O, bir elma alıyor.) |
Akkusativ'i doğru kullanmak için makalelere dikkat etmek önemlidir:
| Örnek Cümle | Anlamı |
|---|---|
| Ich kaufe einen neuen Fernseher. | Yeni bir televizyon satın alıyorum. |
| Er liebt seine Familie. | O, ailesini seviyor. |
| Wir hören die Musik aus dem Radio. | Radyodan müziği dinliyoruz. |
| Sie findet den Film langweilig. | O, filmi sıkıcı buluyor. |
| Kennst du diesen Mann? | Bu adamı tanıyor musun? |
| Ich brauche einen Regenschirm. | Bir şemsiyeye ihtiyacım var. |
| Sie isst den Apfel schnell. | O, elmayı hızlıca yiyor. |
| Er sieht das Auto vor dem Haus. | O, evin önündeki arabayı görüyor. |
| Wir trinken jeden Morgen einen Kaffee. | Her sabah bir kahve içiyoruz. |
| Ich habe eine Idee für das Projekt. | Proje için bir fikrim var. |
Es war ein ganz normaler Tag, als Max plötzlich beschloss, etwas anders zu machen. Er packte seinen Rucksack, legte eine Wasserflasche hinein und nahm seine Schlüssel, um das Haus zu verlassen. Statt zur Arbeit zu gehen, ging Max zu einem nahegelegenen Park. Dort wollte er einfach die Zeit genießen und die frische Luft atmen. Unterwegs trifft Max einen alten Freund, den er schon lange nicht mehr gesehen hat. Sie setzen sich zusammen auf eine Bank und reden über die alten Zeiten. Max fragt seinen Freund nach seinem Leben, und er erzählt ihm, dass er vor kurzem ein neues Projekt angefangen hat. Max hört aufmerksam zu und interessiert sich für die Details. Nach einer Weile holt Max sein Handy aus der Tasche und schreibt eine Nachricht an seine Schwester, um ihr zu sagen, dass er sie später besuchen wird. Sie plant, ihm ein neues Buch zu schenken, das sie gerade gelesen hat. Max freut sich schon darauf, es zu lesen. Später am Nachmittag geht Max in ein Café, um einen Kaffee zu trinken. Er bestellt einen Espresso und wählt einen Platz am Fenster. Er schaut aus dem Fenster und beobachtet die Menschen, die in der Straße vorbeigehen. Max genießt den Moment der Ruhe, bevor er den nächsten Schritt in seinem Tag plant. Als er das Café verlässt, kauft er noch ein frisches Brot von der Bäckerei und nimmt es mit nach Hause. Zu Hause angekommen, stellt Max das Brot auf den Tisch und macht sich eine kleine Mahlzeit. Er schneidet den Laib in dünne Scheiben und belegt sie mit Käse und Tomaten. Max isst sehr gerne einfaches, aber gesundes Essen. Abends setzt sich Max auf das Sofa, nimmt sein Lieblingsbuch und liest noch ein paar Kapitel, bevor er schlafen geht. Er denkt über den Tag nach, der völlig anders verlief als gewohnt. Max fühlt sich erfrischt und voller Energie, weil er den Tag bewusst genossen hat.
Tamamen sıradan bir gündü, ta ki Max aniden bir şeyleri farklı yapmaya karar verene kadar. Sırt çantasını topladı, içine bir su şişesi koydu ve anahtarlarını alarak evden çıktı. İşe gitmek yerine Max, yakındaki bir parka gitmeye karar verdi. Orada sadece zamanın tadını çıkarmak ve temiz havayı solumak istiyordu. Yolda Max, uzun zamandır görmediği eski bir arkadaşıyla karşılaştı. Birlikte bir banka oturdular ve eski günlerden bahsettiler. Max, arkadaşına hayatını sordu, o da kısa süre önce yeni bir projeye başladığını anlattı. Max dikkatle dinledi ve detaylarla ilgilendi. Bir süre sonra Max, cebinden telefonunu çıkarıp kız kardeşine bir mesaj yazdı. Ona, onu daha sonra ziyaret edeceğini söyledi. Kız kardeşi, Max’e yeni okuduğu bir kitabı hediye etmeyi planlıyordu. Max, kitabı okumayı dört gözle bekliyordu. Öğleden sonra Max, bir kafeye giderek bir kahve içmeye karar verdi. Bir espresso sipariş etti ve pencere kenarındaki bir masayı seçti. Pencereden dışarı bakarak sokakta yürüyen insanları izledi. Max, bu sessizlik ve huzur anının tadını çıkardı ve günün geri kalanında ne yapacağını düşündü. Kafeden ayrıldıktan sonra, bir fırından taze bir ekmek aldı ve eve döndü. Eve geldiğinde ekmeği masanın üzerine koydu ve kendine küçük bir öğün hazırladı. Ekmeği ince dilimlere kesti, üzerine peynir ve domates koydu. Max, basit ama sağlıklı yemekleri çok seviyordu. Akşam olduğunda Max, kanepeye oturup en sevdiği kitabı aldı ve yatmadan önce birkaç bölüm okudu. Günün nasıl tamamen farklı geçtiğini düşündü. Max, günü bilinçli bir şekilde yaşamış olmanın verdiği rahatlık ve enerjiyle doluydu.