Präpositionen mit Dativ

Präpositionen mit Dativ, Almanca'da Dativ durumunu gerektiren edatlardır. Dativ, cümlede belirli bir nesneye veya kişiyle ilişkili bir durumu ifade etmek için kullanılır. Dativ ile kullanılan edatlar, isimlerin sonunu değiştirir ve cümlede farklı ilişkiler kurar.

Präposition Türkçe Anlamı Açıklama Örnek Cümle
aus içinden, -den Bir yerin içinden geldiğini veya kökenini belirtir. Ich komme aus der Türkei. (Türkiye'den geliyorum.)
bei yanında Bir yerin veya kişinin yanında olmayı ifade eder. Ich arbeite bei einer Firma. (Bir şirkette çalışıyorum.)
mit ile Bir şeyle birlikte olmayı veya bir şeyin birlikte kullanılmasını ifade eder. Ich gehe mit meiner Freundin ins Kino. (Kız arkadaşımla sinemaya gidiyorum.)
nach sonra, -e doğru Yer veya zaman belirtirken kullanılır. Ich fliege nach Spanien. (İspanya'ya uçuyorum.)
seit beri, -den beri Başlangıç noktasını belirtir. Ich lerne Deutsch seit einem Jahr. (Bir yıldır Almanca öğreniyorum.)
von tarafından, -den Sahiplik veya bir kaynağı belirtir. Das Buch ist von meinem Lehrer. (Kitap öğretmenim tarafından.)
zu -e doğru, -e için Bir yere hareket etmeyi veya bir amaç belirtir. Ich gehe zu meinem Freund. (Arkadaşımın yanına gidiyorum.)
gegenüber karşısında Bir şeyin ya da birinin karşısında olduğunu belirtir. Die Schule ist gegenüber dem Park. (Okul parkın karşısında.)
entgegen karşı Bir duruma veya birine karşı durumu belirtir. Ich bin ihm entgegen gegangen. (Ona doğru gittim.)
außer hariç Bir şeyi dışarıda bırakmak anlamında kullanılır. Alle sind gekommen außer dir. (Herkes geldi, sadece sen hariç.)
bei yakınında Bir yerde olmayı veya birinin yanında bulunmayı belirtir. Ich bin bei dir. (Senin yanındayım.)
mit birlikte Bir şeyle birlikte olma durumunu ifade eder. Ich habe das mit meiner Mutter gemacht. (Bunu annemle yaptım.)
nach sonra Bir yerden ya da zamandan bahsederken kullanılır. Wir fahren nach Hause. (Eve gidiyoruz.)
seit beridir Bir zaman dilimini belirtir. Ich arbeite hier seit zwei Jahren. (İki yıldır burada çalışıyorum.)
von den Kaynağı veya sahipliği ifade eder. Ich habe das Geschenk von dir bekommen. (Hediyeyi senden aldım.)
zu -e doğru Bir hedefe veya yere hareket etme anlamında kullanılır. Ich gehe zu einer Feier. (Bir kutlamaya gidiyorum.)
ab itibaren Bir başlangıç noktasını belirtir. Ab Montag arbeite ich wieder. (Pazartesiden itibaren tekrar çalışıyorum.)
mit ile Bir şeyin yanında veya birlikte olma durumunu ifade eder. Ich habe das Auto mit meinem Bruder gekauft. (Arabayı kardeşimle aldım.)
entgegen karşı Bir duruma veya kişiye karşı durumu ifade eder. Sie kam ihm entgegen. (Ona karşı geldi.)
an yakınında, üzerine Bir yere yakın olmayı veya bir yere temas etmeyi belirtir. Das Bild hängt an der Wand. (Resim duvarda asılı.)

Konu Hikayesi

Ein Nachmittag im Park

Es war ein ruhiger Nachmittag, als Julia sich entschloss, mit ihrem Hund spazieren zu gehen. Sie ging in den Park, der in der Nähe ihres Hauses lag. Bei der Bank, die in der Mitte des Parks stand, setzte sie sich und ließ ihren Hund ein wenig spielen. Der Park war sehr schön und ruhig, und Julia genoss die Zeit, die sie dort verbrachte. Neben ihr saß ein älteres Paar, das auf einer Decke ein Picknick machte. Sie unterhielten sich freundlich über ihre letzten Reisen und teilten einige Tipps für schöne Urlaubsdestinationen. Julia hörte gerne zu und fühlte sich entspannt, als sie bei der netten Unterhaltung zuhören konnte. Nach einer Weile stand Julia auf, ging zur anderen Seite des Parks und traf ihre Freundin Lisa, die dort auf einer Bank saß. Mit einem Lächeln begrüßte sie ihre Freundin und sie setzten sich zusammen, um sich zu unterhalten. Bei einem Kaffee, den Lisa mitgebracht hatte, redeten sie über die neuesten Ereignisse in ihrem Leben. In dem Moment kam auch Julia’s Bruder, der ebenfalls im Park spazieren ging. Nach einer kurzen Umarmung setzten sie sich alle zusammen auf die Bank und sprachen über alte Erinnerungen. Julia freute sich sehr, ihre Familie an diesem wunderschönen Tag um sich zu haben. An einem Teich, der im hinteren Teil des Parks lag, fingen sie an, mit dem Hund zu spielen. Julia wirkte sehr glücklich, weil sie mit ihren Liebsten einen so schönen Tag verbrachte. In diesem Moment dachte sie, wie wichtig es war, solche einfachen, aber wertvollen Augenblicke zu schätzen. Nach einer langen Zeit ging Julia zurück nach Hause. Mit vielen positiven Gedanken trat sie durch die Tür, in der Hoffnung, dass sie bald wieder so einen schönen Tag verbringen könnte.

Parkta Bir Öğleden Sonra

Sakin bir öğleden sonraydı. Julia, köpeğiyle yürüyüşe çıkmaya karar verdi. Evinin yakınındaki parka gitti. Parkın ortasında duran banka oturdu ve köpeğini biraz oynaması için serbest bıraktı. Park çok güzel ve sakindi; Julia burada geçirdiği zamanı keyifle değerlendirdi. Yanında, bir battaniye üzerinde piknik yapan yaşlı bir çift oturuyordu. Son yaptıkları seyahatler hakkında konuşuyor ve güzel tatil yerleri için bazı öneriler paylaşıyorlardı. Julia onların sohbetini dinlemekten hoşlandı ve bu rahatlatıcı ortamda huzur buldu. Bir süre sonra Julia ayağa kalktı, parkın diğer tarafına yürüdü ve orada bir bankta oturan arkadaşı Lisa’yı gördü. Gülümseyerek arkadaşını selamladı ve yanına oturdu. Lisa’nın getirdiği kahveleri içerken, hayatlarındaki son gelişmeler üzerine sohbet ettiler. Tam o sırada Julia’nın parkta yürüyüş yapan kardeşi de yanlarına geldi. Kısa bir sarılmadan sonra hepsi birlikte bankta oturup eski anılarını konuşmaya başladılar. Julia, ailesini böyle güzel bir günde yanında görmekten büyük mutluluk duydu. Parkın arka tarafındaki göletin kenarında köpekleriyle oynamaya başladılar. Julia, sevdikleriyle birlikte böylesine güzel bir gün geçirdiği için çok mutlu görünüyordu. O anda, basit ama değerli anların ne kadar önemli olduğunu düşündü. Uzun bir süre sonra Julia eve döndü. Kapıdan girerken aklında birçok güzel düşünce vardı. Bir sonraki böyle güzel günü sabırsızlıkla bekliyordu.

Dativ ile kullanılan edatlar: