A1 Seviye

Kelime Türkçesi Çoğulu Örnek Cümle Örneğin Türkçesi
ab -den, -den itibaren Yok Ab nächster Woche beginnt der Kurs. Gelecek haftadan itibaren kurs başlıyor.
aber fakat, ama Yok Es ist kalt, aber schön. Soğuk ama güzel.
abfahren hareket etmek Yok Der Zug fährt um 8 Uhr ab. Tren saat 8’de hareket ediyor.
die Abfahrt kalkış die Abfahrten Die Abfahrt des Busses ist um 10 Uhr. Otobüsün kalkışı saat 10’da.
abgeben teslim etmek, vermek Yok Ich gebe das Paket ab. Paketimi teslim ediyorum.
abholen almak, karşılamak Yok Ich hole dich vom Flughafen ab. Seni havaalanından alırım.
der Absender gönderen die Absender Wer ist der Absender des Briefes? Mektubun göndereni kim?
Achtung dikkat Yok Achtung! Stufe! Dikkat! Basamak!
die Adresse adres die Adressen Meine Adresse ist Hauptstraße 10. Adresim Hauptstraße 10.
all- tüm, her Yok Alle Menschen sind gleich. Tüm insanlar eşittir.
allein yalnız Yok Er lebt allein. O, yalnız yaşıyor.
also o halde, demek ki Yok Also, was machen wir jetzt? O halde, şimdi ne yapıyoruz?
alt eski, yaşlı Yok Das Auto ist alt. Araba eski.
das Alter yaş, yaşlılık die Alter Das Alter bringt Weisheit. Yaş, bilgelik getirir.
an -e, -de, -in yanında Yok Ich warte an der Tür. Kapının yanında bekliyorum.
anbieten sunmak, teklif etmek Yok Er bietet seine Hilfe an. O, yardımını teklif ediyor.
das Angebot teklif die Angebote Das Angebot ist gut. Teklif iyi.
ander- başka, diğer Yok Ich nehme ein anderes Buch. Başka bir kitap alıyorum.
anfangen başlamak Yok Wann fängt der Film an? Film ne zaman başlıyor?
der Anfang başlangıç die Anfänge Der Anfang war schwer. Başlangıç zordu.
anklicken tıklamak Yok Klicken Sie auf den Link. Bağlantıya tıklayın.
ankommen varmak, ulaşmak Yok Wann kommst du an? Ne zaman varıyorsun?
die Ankunft varış die Ankünfte Die Ankunft ist um 10 Uhr. Varış saati 10’da.
ankreuzen işaretlemek Yok Kreuzen Sie die richtige Antwort an. Doğru cevabı işaretleyin.
anmachen açmak, yakmak Yok Mach bitte das Licht an. Lütfen ışığı aç.
(sich) anmelden kaydolmak Yok Ich melde mich für den Kurs an. Kursa kaydoluyorum.
die Anmeldung kayıt die Anmeldungen Die Anmeldung ist erforderlich. Kayıt gereklidir.
die Anrede hitap die Anreden Die Anrede war höflich. Hitap kibardı.
anrufen telefon etmek Yok Ich rufe dich morgen an. Seni yarın ararım.
der Anruf telefon görüşmesi die Anrufe Ich habe einen Anruf erhalten. Bir telefon görüşmesi aldım.
der Anrufbeantworter sesli mesaj cihazı die Anrufbeantworter Der Anrufbeantworter ist voll. Sesli mesaj cihazı dolu.

A2 Seviye

Kelime Türkçesi Çoğulu Örnek Cümle Örneğin Türkçesi
ab -den, -den itibaren Yok Ab morgen beginnt das neue Semester. Yarından itibaren yeni dönem başlıyor.
aber fakat, ama Yok Es regnet, aber wir gehen trotzdem spazieren. Yağmur yağıyor, ama yine de yürüyüşe gidiyoruz.
abgeben teslim etmek, vermek Yok Bitte geben Sie das Formular am Schalter ab. Lütfen formu gişeye teslim edin.
abholen karşılamak, alıp getirmek Yok Kannst du mich vom Bahnhof abholen? Beni tren istasyonundan alabilir misin?
abschließen kilitlemek Yok Ich habe die Tür abgeschlossen. Kapıyı kilitledim.
Achtung dikkat Yok Achtung! Der Zug fährt ab! Dikkat! Tren hareket ediyor!
die Adresse adres die Adressen Wie lautet deine Adresse? Adresin nedir?
die Ahnung sezgi, his die Ahnungen Ich habe keine Ahnung, was passiert ist. Ne olduğunu bilmiyorum.
aktiv aktif, etkin Yok Er ist sehr aktiv im Verein. O, dernekte çok aktif.
aktuell aktüel, güncel Yok Hast du die aktuellen Nachrichten gelesen? Güncel haberleri okudun mu?
allein yalnız Yok Er lebt allein in einer kleinen Wohnung. Küçük bir evde yalnız yaşıyor.
als olarak, -den daha, -diği zaman Yok Er arbeitet als Lehrer. O, öğretmen olarak çalışıyor.
also o halde, demek ki Yok Also, gehen wir los! O zaman, hadi gidelim!
alt eski, yaşlı Yok Das Auto ist schon sehr alt. Araba artık çok eski.
das Alter yaş, yaşlılık die Alter Er ist im Alter von 80 Jahren gestorben. 80 yaşında vefat etti.
die Ampel trafik lambası die Ampeln Die Ampel ist rot. Trafik ışığı kırmızı.
an -e, -de, -in yanında Yok Ich stehe an der Tür. Kapının yanındayım.
anbieten sunmak, teklif etmek Yok Darf ich Ihnen etwas zu trinken anbieten? Size içecek bir şey sunabilir miyim?
das Angebot teklif die Angebote Das Angebot ist sehr günstig. Teklif çok uygun.
ander başka, diğer Yok Ich möchte ein anderes Buch lesen. Başka bir kitap okumak istiyorum.
anfangen başlamak Yok Wann fängt der Unterricht an? Ders ne zaman başlıyor?
der Anfang başlangıç die Anfänge Der Anfang ist immer schwer. Başlangıç her zaman zordur.
die Angst korku die Ängste Sie hat Angst vor Hunden. Köpeklerden korkuyor.
ankommen varmak, ulaşmak Yok Wann kommst du an? Ne zaman varıyorsun?
die Ankunft varış die Ankünfte Die Ankunft ist um 18 Uhr. Varış saati 18:00.
anmachen açmak, yakmak Yok Kannst du bitte das Licht anmachen? Işığı açabilir misin?

B1 Seviye

Kelime Türkçesi Çoğulu Örnek Cümle Örneğin Türkçesi
das Baby bebek die Babys Das Baby schläft tief und fest. Bebek derin bir uykuda.
der Babysitter / die Babysitterin bebek bakıcısı die Babysitter / die Babysitterinnen Unsere Babysitterin kommt um 18 Uhr. Bebek bakıcımız saat 18'de geliyor.
die Band müzik grubu die Bands Die Band spielt heute Abend. Grup bu akşam çalıyor.
die Bar bar die Bars Wir treffen uns in der Bar. Barda buluşuyoruz.
der Bikini bikini die Bikinis Sie trägt einen roten Bikini. Kırmızı bir bikini giyiyor.
der Blog blog die Blogs Er schreibt täglich in seinem Blog. Her gün bloguna yazı yazıyor.
bloggen blog yazmak Yok Ich blogge über Reisen. Seyahatler hakkında blog yazıyorum.
das Camp kamp die Camps Das Camp ist am See. Kamp göl kenarında.
campen kamp yapmak Yok Wir campen am Wochenende. Hafta sonu kamp yapıyoruz.
die Castingshow yetenek yarışması die Castingshows Er nimmt an der Castingshow teil. O, yetenek yarışmasına katılıyor.
der CD-Player CD çalar die CD-Player Der CD-Player ist kaputt. CD çalar bozuldu.
chatten sohbet etmek (çevrimiçi) Yok Ich chatte gern mit Freunden. Arkadaşlarımla sohbet etmeyi seviyorum.
checken kontrol etmek Yok Check bitte deine E-Mails. Lütfen e-postalarını kontrol et.
der Chip çip die Chips Mein Laptop hat einen neuen Chip. Laptopumda yeni bir çip var.
die City şehir merkezi die Citys Wir wohnen in der City. Şehir merkezinde yaşıyoruz.
der Club kulüp die Clubs Der Club öffnet um Mitternacht. Kulüp gece yarısı açılıyor.
die/das Cola kola die Colas Ich trinke eine Cola. Bir kola içiyorum.
der Comic çizgi roman die Comics Ich lese gern Comics. Çizgi roman okumayı seviyorum.
der Computer bilgisayar die Computer Der Computer ist sehr schnell. Bilgisayar çok hızlı.
cool havalı Yok Das ist echt cool! Bu gerçekten havalı!
das E-Bike elektrikli bisiklet die E-Bikes Ich fahre mit dem E-Bike zur Arbeit. İşe elektrikli bisikletle gidiyorum.
das E-Book e-kitap die E-Books Hast du das E-Book schon gelesen? E-kitabı okudun mu?
der Fan hayran die Fans Ich bin ein großer Fan von ihm. Onun büyük bir hayranıyım.
das Fax faks die Faxe Ich habe das Fax gesendet. Faksı gönderdim.
faxen faks çekmek Yok Kannst du mir das Dokument faxen? Bana belgeyi fakslayabilir misin?

B2 Seviyesi

Kelime Türkçesi Çoğulu Örnek Cümle Örneğin Türkçesi
die Schnur ip die Schnüre Die Schnur ist gerissen. İp koptu.
das Band şerit, kurdele die Bänder Das rote Band gefällt mir. Kırmızı kurdeleyi beğendim.
allerdings fakat, gerçi - Es ist schwierig, allerdings machbar. Zor, fakat mümkün.
bzw. (beziehungsweise) ya da, daha doğrusu - Er kommt morgen bzw. übermorgen. O, yarın ya da öbür gün gelecek.
da orada, çünkü - Ich war nicht da. Orada değildim.
dabei orada, yanında - Hast du dein Handy dabei? Cep telefonun yanında mı?
deswegen bu yüzden - Er war krank, deswegen kam er nicht. Hastaydı, bu yüzden gelmedi.
ebenfalls aynı şekilde - Ich wünsche dir ebenfalls viel Erfolg. Sana da başarılar dilerim.
innerhalb içinde - Innerhalb einer Woche wird es fertig. Bir hafta içinde tamamlanacak.
die Erscheinung görünüm, fenomen die Erscheinungen Das ist eine seltene Erscheinung. Bu nadir bir fenomendir.
aufgrund sebebiyle - Aufgrund des Wetters bleiben wir zu Hause. Hava durumu nedeniyle evde kalıyoruz.
cremen krem sürmek - Ich creme mein Gesicht jeden Tag. Her gün yüzüme krem sürüyorum.
der Haupteingang ana giriş die Haupteingänge Treffen wir uns am Haupteingang? Ana girişte buluşalım mı?
der Putz alçı, sıva - Der Putz fällt von der Wand. Duvarın sıvası dökülüyor.
der Staub toz - Es liegt überall Staub. Her yerde toz var.
die Türklinke kapı kolu die Türklinken Die Türklinke ist locker. Kapı kolu gevşek.
anhaltend sürekli - Der Regen ist anhaltend. Yağmur sürekli yağıyor.
zugleich aynı anda - Er lacht und weint zugleich. O, aynı anda gülüyor ve ağlıyor.
das Abenteuer macera die Abenteuer Unser Urlaub war ein echtes Abenteuer. Tatilimiz gerçek bir maceraydı.
das Badetuch havlu die Badetücher Ich habe mein Badetuch vergessen. Havlumu unuttum.
der Barhocker bar taburesi die Barhocker Er sitzt auf dem Barhocker. Bar taburesinde oturuyor.
die Freizeitgesellschaft boş zaman toplumu die Freizeitgesellschaften Die Freizeitgesellschaft wächst stetig. Boş zaman toplumu sürekli büyüyor.
die Jagd av die Jagden Er geht oft auf die Jagd. Sık sık ava gider.
spaßen şaka yapmak - Er spaßt gern mit seinen Freunden. Arkadaşlarıyla şaka yapmayı sever.
spendieren ısmarlamak - Ich spendiere heute das Essen. Bugün yemeği ben ısmarlıyorum.
die Umkleidekabine giyinme kabini die Umkleidekabinen Die Umkleidekabinen sind dort. Giyinme kabinleri orada.
sich umkleiden üstünü değiştirmek - Er kleidet sich schnell um. Üstünü çabucak değiştiriyor.
ringen güreşmek - Er ringt mit seinem Bruder. Kardeşiyle güreşiyor.
gestalten şekillendirmek - Wir gestalten das Projekt zusammen. Projeyi birlikte şekillendiriyoruz.
der Akt perde, sahne die Akte Der zweite Akt war spannend. İkinci perde heyecanlıydı.
die Aufklärung aydınlanma die Aufklärungen Die Aufklärung begann im 18. Jahrhundert. Aydınlanma 18. yüzyılda başladı.
ewig sonsuz - Ich warte hier schon ewig. Burada sonsuzdan beri bekliyorum.
das Gedicht şiir die Gedichte Er schreibt gerne Gedichte. Şiir yazmayı seviyor.
das Kabarett kabare die Kabaretts Das Kabarett war sehr lustig. Kabare çok komikti.
klatschen alkışlamak - Das Publikum klatschte begeistert. Seyirciler coşkuyla alkışladı.
der Kult kült die Kulte Dieser Film ist ein Kult. Bu film bir kült haline geldi.